Hepimizin uğruna bir şeyler feda ettiği “aşk”a yeniden bakmanızı sağlayacak üç acımasız gerçek sizlerle!
1.Aşk uyuma eş değer değildir.
Sırf birine aşık oldunuz diye o kişinin uzun dönemde sizin için iyi bir partner olması gerekmez. Aşk duygusal bir süreçtir, uyum ise mantıksal bir süreç… Ve bu ikisi genellikle birbirine kesişmez.
Peki uyumsuzluk kendini nasıl belli eder? Düşünecek olursak aşağıdaki özelliklere sahip birine aşık olmamız olası:
- Bize iyi davranmayan
- Kendimiz hakkında kötü hissetmemize yol açan
- Ona gösterdiğimiz saygıyı bize göstermeyen
- İşlevsiz hayatları olan ve bizi aşağı kendileriyle birlikte aşağı çekmeye çalışan
- Bizimkiyle çelişkiye düşen hedefleri ve tutkuları olan
- Bizim gerçeklik anlayışımızla çarpışan farklı felsefi inançları veya dünya
- Bizi yeteri kadar mutlu etmeyen
Bunların hepsi kulağa çelişkili gelebilir ama hepsi doğru.
Birçok berbat ilişkinin başlangıcı temel bir duyguya dayanır. İki birey aralarında bir “kıvılcım” hisseder. Ve hemen yeni bir aşka yelken açar. Ve acı dolu ayrılık zamanı geldiğinde nerede yanlış yaptıklarını merak ederler.
Gerçek şu ki; yanlış, daha ilişki başlamadan yapılmıştır.
Flörtlerşirken ve bir partner ararken yalnızca kalbinizi değil aynı zamanda aklınızı da dinlemelisiniz. Evet, kalbinizin çarpmasına yol açan birini bulmak istiyorsunuz. Fakat bir insanın değerlerini, kendisine nasıl davrandığını, kendisine yakın olan kimselere nasıl davrandığını, tutkularını, hedeflerini ve genel olarak dünya görüşünü değerlendirmelisiniz. Çünkü eğer sizinle uyum sağlayamayacak birine aşık olursanız, zor dönemler yaşayacaksınız.
2. Aşk ilişkisel problemlerinizi çözmez
Şimdi, birbirine delicesine aşık olan bir çift düşünün. Bu çift ayrı şehirlerde yaşıyor, birbirlerini görmek için paraları yok, çiftin aileleri ise birbirinden nefret ediyor , üstelik yaşadıkları ilişkide her hafta anlamsız drama ve kavgalar yer alıyor.
Her kavga sorasında ise ertesi gün yan yana gelinerek barış imzalanıyor. Bu çift tüm bu yaşadıklarını önemsemiyor. Çünkü şöyle düşünüyorlar: “Biz birbirmize çok aşığız, bu ilişkiyi yürütmenin bir yolunu bulacağız ve her şey harika olacak.” Böyle düşünmelerinin tek sebebi ise aşk! Aşk, onların sorunların üstesinden gelebileceklerini hissetmelerine yol açıyor. Ama iş uygulamaya geldiğinde hiç bir şey değişmiyor!
Tahmin edeceğiniz gibi; bu çiftin problemlerinden hiçbiri çözülmüyor. Kavgalar tekrarlanıyor. Tartışmalar her geçen gün daha kötü bir hal alıyor. Bu “sonsuza kadar” sürmesi düşünülen umutsuz ilişkiyi çiftler 3 sene daha sürdürebiliyor!
Sonuçta aşk, her şeyden üstündür değil mi?
Şaşırtıcı olmayan bir şekilde, bu ilişki çirkin bir ayrılıkla sonuçlanıyor. Tüm bu hikayeden çıkarılan ders ise şu oluyor: “Aşk ilişkisel problemler konusunda kendinizi iyi hissetmenizi sağlayabilir, ancak hiçbir ilişkisel problemin çözümü aşk değildir.”
Duygusal iniş çıkışlar sizi sarhoş edebilir, her yükselen duygu bir öncekinden daha önemli ve daha geçerlidir. Fakat siz yükselirken, ayaklarınızın altında istikrarlı ve uygulanabilir bir bir çözüm yoksa yükselen duygu dalgaları, tüm ilişkiyi siler süpürür.
3. Aşk her zaman uğrunda kendini feda etmeye değmez
Birini sevmenin tanımlayıcı özelliklerinden biri de kendiniz ve kendi ihtiyaçlarınız dışında bir başkasını ve ihtiyaçlarını düşünebilmenizdir.
Fakat bu durumda pek de sıkça sorulmayan soru şudur: “Bu uğurda tam olarak neyi feda ediyorsunuz ve buna değiyor mu?”
Sevgi dolu ilişkilerde iki tarafın da kendi arzularından, isteklerinden, ihtiyaçlarından ve zamanından bir diğeri için feragat etmesi normaldir. Bu durum normal ve sağlıklı olduğu kadar ilişkinin harika olmasında büyük rol sahibidir.
Fakat konu birinin, sadece biriyle birlikte olmak için öz saygısından, gururundan, fiziksel bütünlüğünden, tutkularından ve yaşama amacından için fedakarlık etmesine geldiğinde; aynı aşk problemli bir hale gelmeye başlar. Sevgi dolu bir ilişkinin bizim bireysel kimliğimize zarar vermesi ya da onu başka bir şey ile değiştirmesi değil tam tersi kimliğimize destek olması gerekir. Eğer kendimizi, saygısız ve istismar eden bir davranışa karşı hoş görü gösteren bir pozisyonda buluyorsak tam olarak yaptığımız şudur: “Aşkımızın bizi tüketmesine ve çürütmesine izin veriyoruz.” Ve eğer dikkatli olmazsak, olduğumuz insandan geriye sadece boş bir kabuk kalacaktır.
Arkadaşlık Testi
En eski ilişki tavsiyelerinden biri “Partnerinizin en yakın arkadaşı olmalısınız.” çoğu insan bu tavsiyeye baktıklarında: “Sevgilimle de en iyi arkadaşımla geçirdiğim gibi zaman geçirmeliyim.”, “Sevgilimle de en iyi arkadaşımla kurduğum gibi açık bir iletişim kurmalıyım.”, “Sevgilimle de en iyi arkadaşımla eğlendiğim gibi eğlenmeliyim.” diye düşünür.
Fakat insanlar farklı bir noktadan, daha negatif bir noktadan da bakar: “Sevgilinizin olumsuz davranışları en iyi arkadaşınızda olsaydı, bu davranışları hoş görür müydünüz?”
Eğer bu soruyu kendimize dürüst olarak sorarsak, en sağlıksız ve bağımlı ilişkilerde cevap “hayır” olacaktır.
Arkadaşlarımızda olsa asla hoş görü göstermeyeceğimiz davranışlara neden romantik ilişkilerimizde hoş görü gösteririz?
En iyi arkadaşınızın sizinle beraber yaşamaya başladığını, evinizi kirlettiğini, işe girmeyi ya da kira ödemeyi reddettiğini hayal edin. Üstelik sizden yemek talep ettiğini, sinirlendiğini ve her hangi bir konuda şikayet ettiğinizde size bağırdığını düşünün. Elbette bu arkadaşlık olabildiğince hızlı bir şekilde sona erecektir.
Ya da başka bir durum hayal edin: bir adamın kız arkadaşı o kadar kıskanç ki tüm hesaplarının şifresini talep ediyor ve iş seyahatlerinde başka bir kadın onu baştan çıkarmasın diye erkek arkadaşına eşlik etmekte ısrar ediyor. Adamın hayatı pratikte 7/24 gözetim altında geçiyor. Üstelik bu durumun onun öz güvenini etkilediğini açık bir şekilde görebiliyorsunuz. Kendine verdiği değer sıfırın altına düşüyor. Kız, hiç bir konuda adama güvenmiyor. Bu nedenle de adam kendine güvenmeyi bırakıyor ve hiçbir şey yapmıyor.
Yine de kızla beraber olmaya devam ediyor! Çünkü aşık!
Şunu unutmayın: hayatınızdaki aşkın tadını çıkarmanın tek yolu, hayatınızda aşktan daha önemli şeyler yapmaktır.
Hayatınız boyunca geniş çapta bir çeşitliliğe sahip insanlara aşık olabilirsiniz. Size iyi gelen ya da tam tersi sizi kötü etkileyen insanlara aşık olmanız mümkün. Sağlıklı ya da sağlıksız bir şekilde aşık olabilirsiniz. Gençken ya da yaşlıyken aşık olabilirsiniz. Aşk eşsiz değildir. Aşk özel değildir. Aşk nadir bulunan bir şey değildir.
Fakat sizin öz saygınız eşsiz, özel ve nadir bulunan bir şeydir. Gururunuz da, güvenme yeteneğiniz de öyle… Hayatınızda potansiyel olarak bir çok aşk yaşanabilir fakat kendinize olan saygınızı, gururunuzu veya güvenme yeteneğinizi bir kez kaybettiğinizde, onları geri kazanmak oldukça zordur.
Aşk harika bir deneyimdir. Hayatın bize bahşettiği en harika deneyimlerden biridir. Ve herkesin hayatında hissetmeye ve tadını çıkarmaya talip olması gereken bir şeydir.
Fakat tüm diğer deneyimler gibi bu sağlıklı ya da sağlıksız olabilir. Diğer tüm deneyimler gibi bizi, kimliğimizi ya da hayatımızın amacını tanımlamasına izin verilmemelidir. Aşkın bizi tüketmesine izin veremeyiz. Kimliğimizden ve öz değerimizden aşk için feragat edemeyiz. Çünkü bunu yaptığımız zaman, hem aşkı hem de kendimizi kaybederiz.
Çünkü hayatta aşktan daha fazlasına ihtiyacınız var. Aşk harikadır. Aşk gereklidir. Aşk güzeldir.
Fakat aşk, tek başına yeterli değildir.
0 yorum:
Yorum Gönder