Bir düşünün. Arkadaşlarınızla yemeğe çıkıyorsunuz ve kalabalık sofrada ortamın gürültüsü, çatal bıçak sesleri ve yüksek desibelli gülüşler bir bir sizi sizden almaya başlıyor.
Yanınızda oturan arkadaşınızın yemek yerken çıkardığı sesler ise sizde Alien filminin ses efektlerine son ses maruz kalmışçasına bir etki yaratıyor. “Yemeğin sonu gelsin de, şu sosyallikten de, bu seslerden bir kurtulayım artık!” diye sinirle bekler oluyorsunuz.
Bununla da kalmıyor, iş arkadaşınız yan masanızda sakız çiğnerken, kafede biri öksürme nöbetine tutulduğunda…Hele bir bebek ağlamaya başlarsa… Tümü, sizi yaşam standardınızı sekteye uğratacak kadar etkilerken kat kat negatif duygular üretmenize yol açıyor. Hatta bazen sesin yokluğu bu negatif reaksiyonları sizde tetikliyor.
Anlattıklarımız size tanıdık geliyorsa, ilk defa 2001 yılında Emory Üniversitesi’nden Margaret ve Pawel Jastreboff’un ortaya attığı bir terim olan Mizofoni’den muzdarip olabilirsiniz. Mizofoni, sesten nefret etme veya belirli seslere hassas olma manasına geliyor.
Aslında Mizofoni, işitsel bir hastalık değil, duymayla ilgili bir algı bozukluğu. Wikipedia’nın listesine bakılırsa algıya takılan sesler epey fazla. Tırnak kesme, diş fırçalama, yemek yeme, nefes alma, koklama, konuşma, hapşırma, esneme, yürüme, sakız çiğneme, gülme, horlama, ıslık, televizyon sesi veya öksürük gibi sıradan sesler, en çok hassasiyet geliştirilen seslerden.
İşitme sistemimiz konusunda uzman Texas Üniversiteli nörobilimci Aage R. Moller’ın deyimiyle ise Mizofoni bir Tinnitus, yani kulak çınlaması türevi. Ancak solaklık gibi, nedeni bilinmeyen ve istemsiz çalışan bir mekanizma.
Standartların hüküm sürdüğü dünyamızda herhangi bir anormalitenin kişinin yaşamını etkilemesi de kaçınılmaz. Bu rahatsızlığın bir tedavisi olmamakla birlikte, kulak tıkacı kullanmak veya kulaklık takmak, rahatsız olduğunuz sesi kendi kendinize sesi taklit ederek bastırmak veya en emini sesli ortamı terketmek gibi seçenekler mevcut. Stresten uzak durmak da iyi bir savunma mekanizması olarak hassasiyetinizi azaltabilir.
0 yorum:
Yorum Gönder