iPad’i tanıtırken Steve Jobs’un kurduğu şu cümleyi belki bazılarınız hatırlarsınız: “Apple’ın iPad gibi ürünler ortaya çıkarabilmesinin bir sebebi var: Bizim her zaman teknolojiyle sosyal bilimlerin kesiştiği noktayı gözeten bakış açımız.”
Apple’ın bu kadar benimsenebilmiş bir marka algısı yaratabilmesinin en önemli sebeplerinden biri tam da bu. Bir yandan teknolojinin zirve yaptığı bir ürün ortaya çıkarırken bir yandan da kullanıcı dostu ve eğlenceli bir “oyuncak” sunmak Jobs’un hâlihazırda bilinen vizyonlarından biriydi.
Jobs’un bu hayat görüşünün yaşam boyu süren bir okumaya dayanıyor olabileceğini tahmin etmek zor olmaz. Steve Jobs’ a ilham veren kitaplardan, kendisi hakkında Walter Isaacson’ın yazdığı biyografiye dayanarak hazırlanan derleme sonucunda çıkanlar;
Her Şey William Shakespeare’la Başlar: Kral Lear
Biyografisinde de anlattığı üzere Jobs’un teknoloji ve bilim dışı konularda yaptığı okumalar onun lise yıllarının sonlarında zirve yapmıştır.
“How to Think Like Steve Jobs” (Steve Jobs gibi Düşünmek) kitabının yazarı Daniel Smith’e göre “Kral Lear, bir kralın, imparatorluğunun dizginlerini kaybettiğinde olabilecekler hakkında oldukça parlak bir manzara çizer. Bunun ise gelecek vadeden her CEO için büyüleyici bir hikâye olması hiç şaşırtıcı değil.”
Tartışmasız Bir Klasik Daha: Herman Melville’den ‘Moby Dick’
Yine Jobs’un ergenlik yıllarında hayata bakışını renklendiren epik anlatılardan birisi de Amerikan klasiklerinden ‘Moby Dick’.
Biyografisinde Isaacson, Jobs ile kitabın başkahramanı Kaptan Ahab ile etkileyici bir bağlantı kurar. Tıpkı Steve Jobs gibi, hayatta öğrendiklerinin çoğu sezgilerdense gerçek deneyimlere dayanan Kaptan Ahab şüphesiz edebiyattaki en inatçı ve kararlı karakterlerden biri.
‘Dylan Thomas’ın Şiirleri
Jobs’un lise yıllarını renklendiren kitaplar yalnızca megaloman benzetmeler yapabileceğimiz kahramanlık hikâyelerinden oluşmuyor.
Daniel Smith’e göre Dylan Thomas’ın şiirleri Jobs’u gerek mükemmele yakın ifadeleri, gerekse biçimde barındırdıkları yeni ve çarpıcı unsurlarla oldukça etkilemiştir.
Kitaptaki “Do not go gentle” şiirinin ise Steve Jobs’un favorilerinden biri olduğu bilinir.
Ram Dass, ‘Be Here Now’ (Şimdi Burada Ol)
1972 yılının sonlarında Steve Jobs, sosyal bilimler ağırlıklı bir okul olan Reed Koleji’ne başlar. Jobs’un bolca LSD kullandığı ve bol bol ruhani kitap okuduğu yıllar bu zamanlar.
Ram Daas’ın meditasyon ile ilgili kılavuz sayılan kitabı “Be Here Now” onu bu dönemde derinden etkilemiştir.
Jobs’un kitap ile ilgili kendi yorumu da bu yönde: “Fazlasıyla çarpıcı bir kitap. Beni ve birçok arkadaşımı dönüştürdüğünü söyleyebilirim.”
Frances Moore Lappe’nin ‘Diet for a Small Planet’ (Küçük Bir Gezegen İçin Diyet)
Jobs’un Reed yıllarında okuduğu kitaplardan birisi de protein ağırlıklı vejetaryenlik ile ilgili bir kitap olup l3 milyon baskı satmış olan “Diet for a Small Planet”.
Bu kitabı hiç çekinmeden onun için bir dönüm noktası olarak addedebiliriz.
Isaacson’a hayatını anlatırken Jobs’un şöyle bir ifadesi geçer: “İşte tam da o zaman bir daha et yememeye yemin ettim.”
Kitabın Jobs üzerindeki etkisi bununla kalmamış, bünyesini arıtma ve oruç tutma gibi kendisi için daha uç diyetlere de başvurmasında bu kitap etkili olmuştur.
Arnold Ehret, ‘Mukussuz Şifa Diyeti’
Arnold Ehret’in ‘Mukussuz Şifa Diyeti’ni de okuduktan sonra Jobs’un yeme alışkanlığının daha da maceralı ve takip etmesi eğlenceli bir hal aldığını söyleyebiliriz. Belki bazılarınız bilir, Arnold Ehret’in yöntemi, lafı hiç uzatmadan baklayı ağzımızdan çıkarırsak, sadece meyve yemeye dayanır.
Jobs, Isaacson’la konuşmalarında bu diyete de balıklama daldığını söyler.
Ehret’in çalışmalarıyla tanıştıktan sonra Jobs yeme alışkanlığı konusunda oldukça radikal yöntemler uygulamaya başlar. Haftalarca sadece havuç yemesiyle bilinir mesela. Öyle ki bu zamanlardan birinde cildi iyiden iyiye turuncu rengini almıştır.
BusinessInsider tam da bu noktada okurlarını uyarıyor: Bunu evde denemeyin! Nitekim film çalışmaları sırasında Ashton Kutcher’ın denediği ve hastanelik olduğu biliniyor.
‘Bir Yogi’nin Otobiyografisi’, Paramahansa Yogananda
Jobs lise yıllarında okumuş olduğu, bir yoga gurusu Yogananda’nın otobiyografisini hayatının ileriki yıllarında, Hindistan’da Himalayaların eteklerinde bir misafirhanede kaldığı bir zamanda tekrar okur.
Jobs’un kendi açıklamasına bakalım:
“Kaldığım yerde kitabın önceki gezginlerden birinin bıraktığı bir baskısı vardı. Dizanteri hastalığımı atlatmaya çalışırken yapacak başka pek bir şey olmadığından, köy köy dolaşarak bu kitabı defalarca okudum.”
Jobs bundan sonra kitabı her yıl tekrar okumayı bir alışkanlık haline getirmiştir.
Shunryu Suzuki, ‘Zen Zihni Başlangıç Zihnidir’
Jobs Hindistan’dan döndükten sonra da meditasyona olan ilgisi devam eder. Bunda California’nın Zen Budizmi’nin Amerika’da ayak bastığı ilk yer olmasının etkisi olduğunu söyleyebiliriz. Jobs burada Japon bir keşiş ve “Zen Zihni Başlangıç Zihnidir”in yazarı olan Shunryu Suzuki’nin derslerine katılma imkânı bulmuştur.
Başka her şeyde olduğu gibi, Jobs bu konuya da kendini iyiden iyiye kaptırmıştır diyebiliriz. Hatta o dönemki en yakın arkadaşlarından Daniel Kottke, Jobs’un bu dönemini oldukça “çekilmez” olarak nitelendirir.
Isaacson’a notlarında Jobs, zenin bu noktadan sonra hayatında büyük yer teşkil ettiğini, bu dönemde Eihei-ji manastırına girmek için Japonya’ya gitmeyi arzuladığını fakat ruhani danışmanının onu California’da kalmaya ikna ettiğini anlatır.
Clayton M. Christensen’ın ‘Yenilikçinin İkilemi’
Bilindiği üzere Apple’ın zaman zaman kendi kendinin sonunu getirmek gibi bir alışkanlığı var. iPhone çıktığında örneğin, bu ürün iPod’un birçok özelliğini bünyesinde barındırdığı için iPod bir anda tamamıyla devre dışı kalmıştı.
Bu kitabın temel argümanlarından birisi de, şirketlerin zaman zaman kendi başarılarıyla mahvolduğu, teknoloji ve tüketici kitlesi değiştiğinde bile ürünlerinin ilk hallerine yapışıp kalmak uğruna büyük zarara uğradıkları.
Jobs da bu anlamda yamyamlığının büyüme için gerekli olduğunu idrak etmiş ve bu tip bir akıbete Apple’ın da uğramaması için elinden geleni yapmıştır.
0 yorum:
Yorum Gönder