Kaygı bir diğer deyişle anksiyete sözcüğünü duyduğunuzda ne düşünüyorsunuz? Belki de, halka açık bir sunum yapmak üzereyken karşılaştığınız terli avuç içi ve hızlı kalp atışlarını hayal etmelisiniz. Veya uykusuzluk sorunu çektiğiniz zamanları düşünün. Borçlar ya da işyerinde yaşadığınız sorunları düşünmek sizi ne kadar kaygılandırıyor?
Kaygı, genel olarak potansiyelinizi sınırlandırmaya neden olur. Fakat, yeni yapılan bir araştırma kaygıya nasıl tepki vereceğinizi biliyorsanız performansınız konusunda size yardımcı bile olabileceğini açıklıyor.
Kaygı neyi oluşturur?
Amerikan Psikoloji Birliği, kaygıyı, “gerginlik hisleri, endişe duyulan düşünceler ve artan tansiyon gibi fiziksel değişikliklerle karakterize edilen bir duygu” olarak tanımlıyor. Kaygıyla ilgili başka bir tanım yapmak gerekirse; tehdit altındayken tutuklanma hissi ile ortaya çıkan psikolojik ve fizyolojik belirtidir diyebiliriz. Belirtiler, kişiden kişiye göre değişir ve algılanan tehdidin büyüklüğüne bağlıdır.
Dolayısıyla bir kişi yalnız kalmaktan dolayı kaygılanırken bir başkası ise, baş döndürücü iş yığınından dolayı kaygılanabilir.
Kaygının amacı
Kaygı, insan hayatının normal bir parçasıdır. Ve sizi güvende tutmaya yardımcı olabilir.
Herhangi bir endişeniz olmasaydı, caddeyi geçmeden önce yolun iki tarafına da bakmazdınız. Ancak çoğu insan, yaşamı tehdit eden küçük çaplı kaygılara takılı kalır… Faturanızı biraz geç ödüyorsanız veya maaşınıza zam istemek muhtemelen sizi öldürmez. Fakat vücudunuz, uçurumun kenarından sarkmış gibi bir tepki verebilir.
Kaygı performansınızı nasıl etkiler?
Birçok çalışma, kaygının hafızayı zayıflatıp konsantrasyonu azaltabileceğini göstermiştir. Ancak yeni araştırmalar, kaygının performansı her zaman azaltmadığını ortaya koyuyor.
Journal of Individual Differences dergisinde yayınlanan 2017 yılındaki bir araştırma, kaygının insanları daha iyi motive edebileceğini ortaya koydu. Stresli bir durumu bir tehdit olarak değerlendiren kişilerin bu durumu enerjiye de çevirebileceği görülmüştür.
Örneğin; öğrenciler, sınavlarda kötü bir not alma kaygısından dolayı oturup daha sıkı ders çalışabilirler. Aksine birçok kişi enerjisini kaygısını bastırmaya ya da tamamen önlemeye koymuştur. Ancak bu durum kaygıyı daha da arttırabilir. Yani aslında kaygı, hedeflerinize ulaşmak için size bir basamak bile olabilir…
Sonuç olarak araştırmacılar, kişilerin kaygılarını kabul ettikleri zaman daha iyi performans gösterdiğini keşfetti. Kişilerin, kaygılı hissetmesinin duygu süreçlerinin bir parçası olabileceğini kabul etmeleri, zaman ve enerjilerini hedeflerine ayırmalarına yardımcı olabileceğini ortaya koydu.
Sizlere tavsiyemiz; kaygının tolere edilebilir olduğunu unutmayın!
The post Bilim, kaygının bir sorun olmadığını söylüyor appeared first on Sosyal Medya.
0 yorum:
Yorum Gönder