Sosyal Medya

KOBİ’ler için büyük firmalarla rekabet etmenin 4 yolu

Yeni bir şehre taşınmak veya yeni bir işe geçmenin bir çok farklı zorluğu bulunuyor. Özellikle insanların sizi tanıması, kabul etmesi. Kişisel eşyalarınızı taşımak, alışmak ve daha bir çok şey. Ama iyi bir seçim yaptıysanız hem yeni şehrinizde hem de yeni işinizde çok mutlu olup büyük başarılara imza atabilirsiniz.

Bu durum yeni bir işletme kurarken de aynı şekilde geçerlidir. Eğer doğru hamleleri yaparsanız, yerleşik büyük rakiplerinizin önüne geçebilirsiniz.

Kobiler için aşağıdaki 4 pazarlama stratejisi, rakiplerle başa çıkarken büyük faya sağlayacaktır.

1- Niş bir alana/kitleye odaklanın

Yeni bir pazara giriş yapıyorsanız olabildiğince niş kitle belirleyip o kitleye yönelik çalışmalar yapmalısınız. Burada “niş” derken kelimenin tam anlamıyla olabilecek en küçük hedef kitleden söz ediyoruz. Bu sayede büyük rakiplerinizden farklılaşabilir ve emin adımlarla büyüyebilirsiniz.

Bu konuda en iyi örnek Red Bull olabilir. Red Bull kurucu ortağı Dietrich Mateschitz, içecek işine girdiğinde net bir pazar ve hedef kitle belirlememişti. Üstelik enerji içeceği alanında hiç rekabet olmadığı halde satışları istediği gibi başarılı olmadı. Herkes bunun bir sporcu içeceği mi yoksa normal alkolsüz bir içki mi olduğunu karıştırdığı için satışlar istediği gibi olmadı. Bir adım geri çekilip edindiği kötü deneyimden yola çıkarak hedef kitlesini üniversite öğrencileri olarak değiştirdi ve tekrar pazara giriş yaptı. Artık her türlü üniversite aktivitesinde sponsor oluyordu ve spor karşılaşmalarında standlarla, sponsorluklarla yer almaya çalışıyordu. Şu anda Red Bull’un dünya çapındaki ününü anlatmama gerek yok sanırım.

Özetle, olabilecek en niş pazarı ve kitleyi hedefleyerek giriş yapın.

2- Açınızı seçin ve gösteriş yapın

Tüketicilerin problemlerine çözüm ürettiğiniz bir dünyadasınız. Rekabet ettiğiniz firmalardan ayrılabilmek için bir hikayeniz olmalı (bu sizin açınız oluyor). Tüketiciler iyi hikayelerden hoşlanırlar. İyi bir başlangıç hikayesi de bu işe neden başladığınızın hikayesi olabilir. Sonrasında da ürününüze (çözümünüze) değer katacak ve rakiplerinizden ayrılacak özellikleriniz olmalı. Bu da sizin ürününüzün hikayesi oluyor.

  • Ürününüz gerçek bir emekle çok uzun bir zamanda mı üretiliyor? Müşterilerinize anlatın.
  • Kuryeniz diğerlerinden çok mu iyi? Paylaşın.
  • Diğer rakibiniz kalitesiz paketleme yaparken siz çok daha iyisini mi yapıyorsunuz? Bunu da anlatın.
  • Sizin ürünleriniz çevre dostu mu? Paylaşın mutlaka.
  • Ünlü bir ekip arkadaşınız mı var? Bunu bile paylaşabilirsiniz.

Bu ve daha aklınıza gelebilecek bir çok şey sizin rakiplerinizden ayrılmanızı sağlar ve bunlarla gösteriş yapabilirsiniz.

Özetle, bir hikayeniz olmalı ve bu hikayeniz sizi farklılaştıran şeylerden oluşmalı.

3- Dudak uçuklatan ürün ve servis

Yeni bir araştırmaya göre 2000 yılından bu yana değişen dünya nedeniyle insanların dikkat süresi 12 saniyeden 8 saniyeye düşmüş.

Yani bir tüketici, markanızı ve/veya hizmetinizi bir yerde gördüğü anda onu yakalayabilmeniz için sahip olduğunuz maksimum süre 8 saniyedir. Bu 8 saniyenin tamamında sadece sizi göreceklerini düşünüyorsanız yanılıyorsunuz, rakipleriniz de orada olacaktır. Bu nedenle hangi mecrada olursa olsun potansiyel müşterinizi yakalayabilmeniz için 8 saniye kadar hızlı ve etkili olmalısınız.

80’li yıllarda IBM ve Microsoft bilgisayar üretirken Apple devrim yaratan bir şeyle ortaya çıktı ve buradan çok iyi bir şekilde devam edebildi. Bu nedenle hem çok daha iyi hem de rakiplerinizden daha ucuz bir şeyler üretmelisiniz ki ivmeyi yakalayacak müşteri kitlesine ulaşın. Bunu yaparken de ilk maddede sözünü ettiğimiz gibi %100 niş bir hedef kitleye hitap ederek başlayın.

Özetle, müşterileriniz için devrim niteliğinde ve aynı zamanda değerli bir şey üretin.

4- “Müşteri hizmetleriniz” dostunuz olmalı

Küçük işletmelerin en büyük avantajı, büyük işletmelerin çıkmaza giren süreçleri ve bürokrasilerinin olmamasıdır. Direkt olarak müşteri odaklı ve tabi ki çözüm odaklı deneyimler sunarak müşterilerinizin beklentilerini aşabilirsiniz.

Müşterilerinizin sorularına hızlı cevap verme, epostaları düzenli bir şekilde yanıtlama ve gönderileriniz varsa el yazısıyla “teşekkürler” yazmak gibi şeyler daha fazla müşteri kazanmanıza, müşterilerinizin deneyimlerini paylaşmalarına olanak sağlar.

Özetle, rakiplerinizin önüne geçmek istiyorsanız eğer küçük bir işletme olarak müşteri ilişkilerine önem vermeli ve müşteri ilişkileri araçlarına yatırım yapmalısınız.

About Unknown

0 yorum:

Yorum Gönder

Blogger tarafından desteklenmektedir.